Ata Toprakları: Bosna - Hersek
![]() |
Stolac - Provalije Şelalesi |
E-Devlet bir dönem, aile köklerinizin nereden geldiğini gösteren bir hizmet yayınlamıştı: “Alt-Üst Soy Bilgisi Sorgulama”. Hizmetin ilk günlerinde çok yoğun ilgi görmüş ve e-Devlet sunucularının çökmesine sebep olmuştu. Ben de elbette bir heyecanla girip baktım. Babaannemin atalarının geldiği yer olarak “Bosna” ibaresi varken, dedemin (babamın babasının) atalarının “İstovçe”den geldiği yazıyordu. Garip olan, Google’da “İstovçe” isminde bir yerin bulunamamasıydı.
Biraz daha araştırınca, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı imzasıyla yayımlanan 167 Numaralı MUHÂSEBE-İ VİLÂYET-İ RÛM-İLİ DEFTERİ: Vılçıtrın, Prizrin, Alaca-hisâr ve Hersek Livâları adlı 2004 tarihli yayına ulaştım. Bu eserde “İstovçe” adı geçiyordu; ancak başka hiçbir kaynakta rastlamadım. Kitapta belirtildiğine göre, İstovçe ya günümüz Kosova ya da Kuzey Makedonya sınırları içinde yer alan iki farklı yerden biri olabilirdi.
İşin ilginç yanı, babamın 7 yaşına kadar (ilkokula başlamadan önce) sadece Boşnakça konuşmuş olması ve hem dedemin hem babaannemin Boşnak kökenli olduğunu zaten biliyor olmamızdı. Yani ya kayıtlar sadece oraya kadar ulaşabiliyordu ya da henüz bilmediğimiz başka şeyler vardı. Bu bilgiler elimizdeyken eşim Ezgi, doğum günü hediyesi olarak beni Bosna’ya götürmek istedi. Sonra bu plana ailelerimiz de dahil oldu ve altı kişilik bir ekiple Saraybosna’ya gitmek için bilet aldık.
Biletleri aldıktan hemen sonra babama akrabalarından bazı videolar geldi. TRT Belgesel’de yayımlanan Tuna Boyu Günlükleri adlı programdan bir kesit ve başka bir videoda geçen bilgiler sayesinde bir ipucu yakaladık. Dedemlerin soyadının Šarić, babaannemin soyadının ise Bračković olduğunu biliyorduk. Šarić’lerin geldiği yer olarak Stolaç gösterildiği için Saraybosna ve Mostar’ın yanına Stolaç’ı da ekledik. Elimizdeki belgeler, büyüklerimizden dinlediklerimiz ve ChatGPT ile Osmanlı arşivlerine yaptığımız sorgular sayesinde soy ağacımızın eksik kalan parçalarını tamamladık.
Bračković ailesinin Trebinje’den geldiğini ve sonradan Müslüman olan Slav kökenlilerden olduğunu öğrendim. Šarić ailesi yani dedemin tarafı ise Türk kökenliydi; Kayı Boyu’ndan geldikleri ve zamanında İslam’ı yaymakla görevli Alperenler arasında yer aldıkları bazı kaynaklarda yazıyordu. Trebinje, Mostar’a oldukça uzak olduğu için bu gezimizde oraya gidemedik, ama Stolaç’ı ziyaret etme şansımız oldu.
![]() |
Stolaç - Bregava Nehri |
Bosna Gezimizden Aklımda Kalanlar
Öncelikle, pek çok kişinin ziyaret etmediği ve muhtemelen bizim de aile bağlarımız olmasa gitmeyeceğimiz yer olan Stolaç’tan başlayayım. Muhteşem bir doğası var. Aslında Bosna-Hersek’in gördüğüm her yeri için aynı şeyi söyleyebilirim. Ülkenin adeta her köşesinden nehirler akıyor ve çevresi yemyeşil.
Stolaç’taki Bregava Nehri ve hemen yukarısında yer alan Provalije Şelalesi gerçekten çok güzeldi. Şehir (hatta kasaba bile diyebiliriz) merkezinde yer alan Sultan Selim Camii, 1519 yılında Yavuz Sultan Selim döneminde inşa edilmiş. Caminin hemen yanında küçük bir han yer alıyor. Hanın arkasında ise bizim için sürpriz olan bir yapı vardı:
Caminin yanında rastladığımız bir adama babam hayat hikâyesini anlatmaya başladı. 2. Balkan Savaşı sırasında atalarımızın göç ettiğini, bu bölgede yaşadıklarını araştırmalar sonucu öğrendiğimizi söyledi. Adam, babamla yaklaşık 20 dakika sohbet ettikten sonra bizi caminin hemen yanındaki bir eve götürdü. Dışarıdan çok dikkat çekmeyen bu evin kapısına geldiğimizde tabelasını gördük: The Šarić House.
Ev restore ediliyordu. İçeride restorasyon çalışması yapan kişilerle de babam sohbet etme fırsatı buldu. Ben Boşnakça bilmediğim için sadece kulağıma çalınan kelimeleri ve İngilizce’ye benzeyen ifadeleri yakalamaya çalıştım. Genelde İngilizce cevaplar verdim, çoğunlukla da babam tercümanlık yaptı. Babam, belki bir akrabamızı buluruz umuduyla gelmişti ama öğrendik ki akrabalarımızdan bazıları 1992–1995 savaşında hayatını kaybetmiş, kalanlar da yurtdışına göç etmek zorunda kalmış.
Savaşın üzerinden 30 yıl geçmiş olmasına rağmen, izleri hâlâ Bosna-Hersek’in her köşesinde görülebiliyor.
Saraybosna
Videolarda gördüğümüz ve ilgimizi çeken restoranları Google Haritalar’a kaydetmiştik. Şehir, beklediğimden daha küçük çıktı. Görülmesi gereken yerlerin tamamını 2 gün içinde rahatlıkla gezebilirsiniz. Sadece şehir merkezini görmek isterseniz 1 gün bile yeterli. Ancak biz bol bol yemek yediğimiz için bu süre bize yetmedi.
Boşnak böreği ve Cevapi nedeniyle kalori bombardımanına maruz kalsak da çok keyifli bir yerdi. Bizim konakladığımız yerin adı “Ferhadija 31 Old Town Sarajevo” idi. Bu nokta, şehri mimari olarak doğu ve batı kültürü açısından ayıran işaretin çok yakınında yer alıyordu. Konum, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde inşa edilen yapıların bulunduğu batı kısmına aitti. Ev sahibimiz Fahro (Fahri Bey)’ye buradan selam olsun.
![]() |
Savaşın izlerini hala daha yapılarda görmek mümkün |
Mostar
Mostar, Saraybosna’ya göre biraz daha pahalı bir şehir. Turistlerin akın ettiği meşhur Stari Grad (Old Town) ve Mostar Köprüsü aslında oldukça küçük bir alan içinde yer alıyor. Sadece bu tarihi bölgeyi gezmek için yarım gün yeterli.
Biz, Mostar’da harika bir evde kaldık. Eğer fırsatınız olursa kesinlikle tavsiye ederim. Ev, doğrudan Mostar Köprüsü manzarasına sahipti.
![]() |
Evin manzarası bu şekilde direkt Mostar köprüsünü görüyordu |
Mostar, küçük ama çok etkileyici bir şehir. Köprü dışında şehirde birçok başka köprü daha var. Neretva Nehri, şehri ikiye bölüyor. Ancak toplu taşıma ciddi bir sorun. Özellikle hafta sonları neredeyse hiç araç yok ve otobüsler zamanında gelmiyor. Biz, Blagaj Tekkesi’ne gitmek için yaklaşık 2 saat otobüs bekledik ama sonunda vazgeçip rotadan çıkardık.
Eğer imkânınız varsa Saraybosna’dan veya Mostar’dan araba kiralayarak gezmek çok daha rahat. Ayrıca Saraybosna-Mostar arasındaki tren hattı, manzarası ve konforu açısından mutlaka deneyimlenmeli.
Genel Değerlendirme
Bosna’nın benim için ayrı bir yeri var. Atalarımın burada yaşamış olması dolayısıyla hep bir sempatim oldu. Belgrad ve Novi Sad ile kıyasladığımda Bosna’daki şehirlerin daha küçük olduğunu gördüm. Ancak savaşın etkileri hâlâ her yerde hissediliyor. Babamın sohbetlerinden ve gözlemlerimden anladığım kadarıyla hâlâ bir huzursuzluk söz konusu. Umarım 1992–1995 olayları bir daha yaşanmaz.
Turistler için genel olarak güvenli bir ülke, ancak Mostar’da birkaç cepçilik vakasına rastladık; dikkatli olmakta fayda var.
Yediğimiz dondurmalar, Belgrad’daki Crna Ovca kadar iyi olmasa da sütün kalitesi ve kıvam açısından güzeldi. Börek konusunda Bosna Belgrad’ın çok önünde çünkü Belgrad’da börek namına pek bir şey yoktu. Cevapi konusunda iki ülkeyi eşit buldum. Sunumlar farklıydı ama lezzetler gayet iyiydi. Pastane ve hamur işi (pekara) konusunda ise Bosna gerçekten çok başarılı.
Sonuç olarak, tarihi dokusuyla, doğasıyla, savaşın izleriyle etkileyici bir Balkan ülkesi Bosna-Hersek. Saraybosna için 1-2 gün, Mostar için yarım gün–1 gün gayet yeterli.
Son olarak belki işinize yarar diye not aldığımız birkaç yeri bırakıyorum.
Yorumlar